Deprem, Türkiye ve Hukuk

DEPREM, TÜRKİYE VE HUKUK
Tükonfed Hukuk Komisyonu Başkanı
E. Hâkim İzzet Doğan

Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı en önemli doğal afetlerden birinin deprem olduğunu hatırlatan Tükonfed Hukuk Komisyonu Başkanı E. Hâkim İzzet Doğan, “Ulusumuza geçmiş olsun. Gün yaraları sarma ve dayanışma günüdür. Yapılacak yardımlar eş güdümlü olarak yapılmalı ve doğru adres seçilmelidir. Ülkemiz dünyanın en aktif deprem kuşaklarından birinin üzerinde bulunmaktadır ve Türkiye’de 1903-1999 yılları arasında, depremlerde oluşan toplam can kaybının 81.630 kişi, bu depremlerin neden olduğu ağır hasarlı bina sayısının toplamının ise 463.494 olduğunu unutmamak gerekir” dedi.

Deprem olayının diğer doğal afetler gibi önlenemez olduğunu ancak depremden ötürü oluşacak zararların azaltılabileceğini bunu sağlayabilmek için önlemler alınması gerektiğinin altını çizen Doğan, gerek kamuya ait ve gerekse özel yapılardaki mimar ve mühendislik hizmetlerinin ayıplı olması ve ayrıca denetimin yetersizliği nedeni ile oluşan zararların büyüdüğünü de işaret etti.

Doğan açıklamalarını, “Koşulları varsa, oluşan maddi ve manevi zararlardan, yüklenici ruhsata aykırı ayıplı yapı yapmaktan dolayı sorumludur. Projeyi yapan da sorumludur. Yani kusurlu yüklenici ile projeyi yapan da ortak sorumlu kabul edile bilinir. Bu anlamda eksik ve hatalı, malzemesi iyi olmayan, projesi uygun çizilmeyen yapılar için yüklenici hatalı ve kusurlu sayılır. Bu kusurun da hem parasal olarak hukuki ve hem de cezai sorumluluğu vardır”. Diye sürdürdü.

UTANMAZ DOLANDIRICILAR VE FIRSATÇILAR

Ülkenin her yerinden insanlar vatandaşlık görevini yerine getirmek, yaraları kapatmak için çırpınırken, malzeme ve para bağışı yaparken vicdansız, onursuz kimilerinin de bunu bir fırsat olarak gördüğünü birçok sahte bağış kampanyasını sosyal medyada paylaşarak, yardım ve kurtarmaya yönelik kurumlar adına sahte internet siteleri kurulduğunu ve bağış toplandığını ve ayrıca bazı fırsatçıların da her şeyin fiyatını inanılmaz artırarak depremzedeleri sömürmeye çalıştıklarını ve yardımsever insanlarımızın bu konuda dikkatli olmaları gerektiğini de vurgulayan Doğan, açıklamalarına, “Yüklenicinin, teknik elemanların ve idarenin yapının yıkılması nedeni ile ölüm ve yaralanma ve hatta psikolojik travmalardan oluşacak maddi ve manevi zararlardan ceza hukukundan ve özel hukuktan sorumlulukları için en önemli konulardan biri zamanaşımı süresidir. Bu süre sanıldığı gibi yapının yapıldığı tarihten başlamaz. Sürenin başlangıcı için yapının yapıldığı tarihin esas alınması halinde tüketiciler zarar görür. Zamanaşımı yapının deprem nedeni ile yıkılma tarihinden itibaren başlar. Yıkılmadan önce özellikle gizli ayıpları tüketicinin bilmesi mümkün değildir. Deprem nedeni ile ölüm ve yaralanma gibi olaylardan ötürü de yüklenici ve proje yapanın taksiri nedeni ile cezai sorumluluğu vardır. Ancak açılacak davalara yeterli delil elde edebilmek için, delillerin karartılmasının da önlenmesi zorunludur. Bu nedenle özel olarak görevlendirilecek C. Savcıları, gönüllü olarak çalışan hukukçuların da başvuruları değerlendirilmeli ve deliller toplanmadan enkazların kaldırılması önlenmelidir Hizmet kusuru varsa, İdarenin de sorumluğu söz konusu olur. Danıştay bir kararında, deprem kuşağında yer alan bir bölgede yürütülen faaliyetlerde idarenin depreme karşı hazırlıklı olması gerektiğini ve idarenin bu konuda gerekli çalışmaları, araştırmaları, kontrolleri, denetlemeleri yapmadığı takdirde mücbir sebebe dayanarak sorumluluktan kurtulamayacağını açıkça belirtmiştir. Yapılan yardımlar özenle denetlenmelidir. Yaşanan depremlerden dersler alınmalı. Tekrar ediyorum. Ulusumuza geçmiş olsun ve bir daha yaşamayalım.” diyerek sözlerine son verdi.

0 Paylaşımlar