HAKSIZ REKABET YARGITAY KARARLARI
ÖZET: TESCİL EDİLMEMİŞ MARKAYA TECAVÜZ HAKSIZ REKABET SUÇUNU OLUŞTURUR.
….Suç tarihinde yürürlükte bulunan 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin marka hakkının elde edilmesi başlıklı 6. maddesinde “Bu Kanun Hükmünde Kararname ile sağlanan marka koruması tescil yoluyla elde edilir.” aynı Kanun Hükmünde Kararnamenin ceza hükümlerini düzenleyen 61/A-5. maddesinde “Yukarıdaki fıkralarda tanımlanan suçlardan dolayı cezaya hükmedebilmek için markanın Türkiye’de tescilli olması şarttır.” şeklindeki düzenlemeler mevcut olup, Türk marka hukukunda tescil ilkesi gereği, marka sahibi Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından tutulan marka siciline tescil işlemini yaptırarak bu hakkı kazanacak ve böylece marka korumasından yararlanacaktır. Ceza hukuku bakımından tescil ilkesi zorunludur ve istisna olabilecek bir yasal düzenleme de bulunmamaktadır. Tanınmış markalar tescil edilmedikleri mal ve hizmet sınıflarında hukuki yoldan korunsa da; suçta ve cezada kanunilik ilkesi gereği marka tanınmış olsa dahi cezai korumasının tescille sınırlı olması gerekmektedir.
Başka bir ifade ile tescilli bir markanın tescilden doğan korumadan yararlanabilmesi, tescil edildiği şekilde ve tescil edildiği veya benzeri mal ve/veya hizmetlerde kullanılması ile mümkündür. Buna göre örneğin aykkabı için tescil edilmiş bir marka, inşaat hizmetleri sektöründe kullanıldığında marka hakkına tecevüz suçundan bahsedilmeyecek; şikayet ve bu konuda açılmış bir dava var ise somut olayın özelliğine göre Türk Ticaret Kanununda düzenlenen haksız rekabet suçu gündeme gelebilecektir.17/06/2021 19. Ceza Dairesi 2020/4003 E. , 2021/6821 K.
ÖZET; YETKİSİZ SERVİS YAPTIĞI TAMİRAT HAKSIZ REKABET OLUŞTURUR.
İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2011/2… esas sayılı davası ile söz konusu yetki belgesi ve mührün iadesi için açtıkları dava sonucunda, mühür ve yetki belgesinin 21/04/2011 tarihinde sanıklar tarafından iade edilmesine rağmen sanıkların yetkili servis işini yürütmeye devam ettikleri; katılan şirketlerin yetkili temsilcisi olan ……. Elektronik isimli şirketin onarımını yaptığı … isimli mükellefin yazar kasasına 25/08/2012 tarihinde yetkisiz şekilde servis hizmeti verdikleri, bu durumun ortaya çıkmaması için onarımı ruhsata işlemedikleri ve onarımda başka firma mührünü sahte biçimde kullandıkları iddiasıyla “haksız rekabet” ve “mühür bozma” suçlarından temyize konu davanın açıldığı anlaşılmakla, her ne kadar eylem ikiye bölünerek “mühür bozma” ve “haksız rekabet” suçlarından ayrı ayrı dava açılmış ve ayrı ayrı hüküm kurulmuş ise de; 5237 sayılı TCK’nin “Kamu güvenine karşı suçlar” bölümünde, 203. maddede düzenlenen “mühür bozma” suçunun konusunun, kanun veya yetkili makamların emri uyarınca bir şeyin olduğu gibi korunması veya üzerinde değişiklik yapılmaması için konulan mühür olduğu, özel şirketlere mühürleme yetkisi verildiğine ve buna aykırı davrananlar hakkında TCK’nin 203. maddesi hükümlerinin uygulanacağına ilişkin bir hükme yer verilmediği gibi ödeme kaydedici cihazlarda bulunan ve bakanlık mührü olarak adlandırılan mühürler, cihazlar imal edilirken üretilen cihazın usulüne uygun olarak işlemleri kaydettiğini göstermek amacıyla konulmuş olup açıklayıcı mahiyette olması ve mühürlerin cihazlara konulması işlemiyle bu cihazları onarma yetkisi olan şirketlerin bir ilgisinin bulunmaması, dolayısıyla kullanılan ödeme kaydedici cihazın bakanlık mühürlerinin bozulması şeklinde gerçekleşen eylemin, mühür bozma suçunu oluşturmayacağının anlaşılması karşısında; eylemin kül halinde 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 55 ve 62. maddelerinde düzenlenen “haksız rekabet” suçunu oluşturduğu, ancak haksız rekabet suçunun 5560 sayılı Kanun ile CMK’nin 253 ve 254 maddelerinde yapılan değişiklik uyarınca uzlaşma kapsamına aldığı gözetilmeyerek, yargılamaya devamla beraat kararları verilmesi,
23/02/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi. 11. Ceza Dairesi 2017/3967 E. , 2021/1763 K.
ÖZET: TASARIMLARIN ÇALINARAK KULLANILMASI HAKSIZ REKABET SUÇUNU OLUŞTURUR.
Sanığın, katılanın yetkilisi olduğu firmada ortak olduğu ve genel müdür olarak görev yaptığı, şirket bünyesinde tasarlanan AR-GE çalışması ile üretilen ve piyasaya satışı yapılan çeşitli tasarım ürünlerine ilişkin bilgileri şirketten ilişiğini kesmeden önce şirket bilgisayar kayıtlarından sildiği, çalışmakta olduğu firma tarafından bu ürünün üretilmesi için malzeme temin edilmiş olmasına rağmen eşinin ortak olduğu ve gizli ortağı da olduğu anlaşılan firma tarafından üretilmesini sağlayarak kendisine ve başkasına menfaat temin ettiği bu suretle üzerine atılı suçları işlediğinin iddia edildiği somut olaylarda:
1)Sanık hakkında haksız rekabet suçundan verilen ceza verilmesine yer olmadığına ilişkin karara yönelik temyiz talebinin incelenmesinde; Sanık savunması, katılan beyanları ile tüm dosya kapsamından; haksız rekabet eyleminin daha ağır cezayı gerektiren başka bir suçu oluşturması halinde Türk Ticaret Kanununun 62. maddesi gereğince haksız rekabet suçundan ceza verilemeyeceğinden sanık hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar vermek gerektiği gerekçesine dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.
hükmün ONANMASINA,13/01/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi. 15. Ceza Dairesi 2020/10877 E. , 2021/246 K.
ÖZET: İLTİBAS HAKSIZ REKABETTİR.
6102 sayılı TTK’nin 55/(1)-a-4 maddesi gereğince “Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak” dürüstlük kuralına aykırı haksız rekabet hâli olarak belirtilmiştir. Buna göre, kişinin bir başkasının mal veya iş ürününün ya da ticaret unvanı veya markasının aynısını ya da benzerini kendi iş ve faaliyetinde ticari amaçla kullanması, ilgili malı veya iş ürününü piyasaya sunması karıştırılmaya (iltibasa) yol açar ve haksız rekabet teşkil eder.
08.07.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Hukuk Genel Kurulu 2017/135 E., 2020/546 K.
ÖZET: BENZER ALAN ADININ KULLANILMASI HAKSIZ REKABETE YOL AÇAR.
Davacı vekili, müvekkilin sektörde tanınmış bir firma olduğunu, 2007-42564, 2002-31849, 2008-58267, 2008-23738, 2012-14899 ve 2013-16183 numaralı “Gurme” ibareli markalarının bulunduğunu, bu ibareyi ticaret unvanında kullandığını ve üstün hakkının bulunduğunu, davalının üretim yaptığı ürünlerde ve www.gurme….ultan.com ibareli alan adında gerçekleştirdiği yayınlarda “Gurme” ibaresini kullandığını, davalının kullanımının haksız rekabet ve marka tecavüzü teşkil ettiğini iddia ederek vaki tecavüzün tespiti, meni, durdurulması ve önlenmesini; davalı yanın haksız rekabet teşkil eden eylemlerinin tespiti, meni, durdurulması ve önlenmesini; davalıya ait www.gurme….ultan.com ibareli alan adına erişimin engellenmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece davanın kabulüne dair verilen kararın davalı vekilince temyizi üzerine karar Dairemizce onanmıştır.
09/12/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. 11. Hukuk Dairesi 2018/3206 E. , 2019/7921 K.
ÖZET: ŞİKAYETE KONU EDİLMEYEN KISIMDAN CEZA OLMAZ. HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASI HUSUSU ARAŞTIRILMALIDIR.
Bilgisayar mühendisi olan ve katılan şirkette işveren vekili sıfatıyla görev yapan sanığın; katılan şirket tarafından kendisine tahsis edilen bilgisayar vasıtasıyla, şirketin ana bilgisayarına bağlanarak şirkete ait gizli bilgileri izinsiz olarak harici harddiske kopyaladığı ve bu eylemi nedeniyle iş akdinin 05.01.2010 tarihinde fesh edilip sanığın işten çıkarıldığı yönündeki şikayet üzerine, sanık hakkında 03.08.2010 tarihli iddianame düzenlenip yapılan yargılama sonucunda haksız rekabet suçundan mahkumiyet kararı verilmişse de,
Sanık hakkında şikayet dilekçesinin verildiği 28.01.2010 tarihi itibariyle sanığın harddiske aktardığı bilgilerden haksız yere faydalandığının veya başkalarına yaydığının tespit ve iddia edilmemesi, sanığın katılan şirketteki iş akdinin fesh edilmesinden yaklaşık 6 ay sonra kurduğu şirkette bu bilgileri kullanmış olması halinde dahi katılanın şikayetinin, bu yöndeki sonraki eylemleri kapsamayacağı, suç tarihi itibariyle sanığın üzerine yüklenen “katılan şirkete ait ticari bilgileri izinsiz kopyalamaktan” ibaret eylemin Türk Ticaret Kanununda düzenlenen haksız rekabet suçu olarak tanımlanamayacağı gözetilmeden, sanığın beraati yerine yerinde görülmeyen gerekçe ile yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi, Kabule göre de;.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03.02.2009 tarih ve 2008/11-250 Esas, 2009/13 sayılı kararında; “hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının objektif koşullarından biri olan zarardan kast edilen maddi zarar olup, bu zararın belirlenmesinde teknik bilgiye ihtiyaç duyulmayan hallerde hakim, kanaat verici basit bir araştırma yaparak zararı belirlemelidir.” denilmektedir.
Bu ilkeler çerçevesinde, her olaya özgü ayrı değerlendirme yapılarak, maddi zararın kanaat verici basit bir araştırma ile tespit edilebilmesi halinde zararın giderilebilmesi koşulundan bahsedilebileceği, somut olayda suçun işlenmesi ile ortaya çıkan ölçülebilir bir zarar bulunmadığı gibi, suç tarihi itibariyle adli sicil kaydı bulunmayan sanık hakkında, “katılanın zararının giderilmediği” şeklindeki yerinde görülmeyen gerekçe ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,… 03.10.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
10 Ceza Dairesi 2019/29140 E., 2019/12173 K.