Orman, gökyüzü ve İzmit-Yuvacık…
Bir Saatte İstanbul’u Geride Bırakmak…
Kaçmak istersin, nefes almak…
Şehrin kalabalığını, kaosunu geride bırakmak…
İnsanların az olduğu bir yere gitmek istersin.
Belki ata binmek, kocaman yanan odun ateşinin yanında bir fincan kahve, belki ev yapımı San Sebastian veya diğer pastalar.
Birkaç gün önceden kaçış planınızı yapmanız gerekir, yüksek hızlı trenler dolu oluyor genelde. Anında hadi kaçayım, bir bilet alayım olmuyor. Gidiş-dönüş için erken rezervasyon şart.
Arabanız varsa sadece kontağa basmanız yeterli.
YHT ile gidince şehir içinden taksi ile benim gibi şanslı iseniz arkadaşınız trenden indiğiniz noktadan sizi alır ve 20 dk içinde Yuvacık’ta bulursunuz kendinizi.
Yeşil orman içinde muhteşem manzarası ile Yuvacık Barajı çok keyifli.
Her hava durumunda kahvaltı, yemek, mangal vs her şeyi bulabileceğiniz muhteşem bir yer.
Kendinizi Karadeniz’de yaylada hissedeceğiniz bir mekan.
Mükellef kahvaltınızı ahşap küçük bungalovlarda yapabilirsiniz. Orman manzarasına karşı.
Yine Karadeniz Yaylalarının o büyük salıncaklarına binebilirsiniz. ATv’ler, At binme (hepsi cins yarış atı), ahırları gezebilirsiniz. Ahırlarda büyükbaş hayvanlar da var.
Nefes aldığınız için dua edersiniz gülümseyerek.
Orman içinde Su Değirmeni var. Çalışır durumda. Çay kenarında yemek yerleri. Derenin içine kadar inebiliyorsunuz. Fazlasını tavsiye etmiyorum tabi.
Sonbaharda sararan yaprakların üzerinde yürümek, ayağınızın altında kayan yaprakları izlemek büyük keyif.
Kahvenizi mutlaka dere kenarında içmeniz gerekli. Suyun sesi ‘yaşıyorsun’ diyor.
Bölgede 4 parkur var. Camidüzü, Değirmendüzü, Sıcakdere, Soğukdere. Parkurların ikisi kolay, ikisi daha uzun ve zor. Soğukdere 11 km ile en uzunu.
Beşkayalar Milli Parkı içinde olan iki parkur ayrı bir keyif.
Bölge rehbersizde gezilebilecek nitelikte. Baraj, yemek, dere, değirmen merkezli kalırsanız.
Ben en çok ev yapımı San Sebastian pasta, yanan büyük odun ateşini görünce mutlu olmuştum.
Siz mi?
Çantanızı alıp yola çıkabilirsiniz…
Bir yanıt bırakın