Tüketici Hakkı olarak İnsani Su Hakkı
Olaylara her zaman için insanı açıdan bakarak değerlendirmek gerekir ki doğruyu bulabilelim. Ancak çoğu zaman insanımız olaya kendi mülahazaları, tercih ve beğenileri, taraftarlığı noktasından baktıklarından sorunlar genelde çözülemiyor yada çözümsüzlüğe doğru gidiyor.
İnsanlar için su hayatın vazgeçilmezi. Hayat sudur, su hayattır.
Küresel ölçekte özellikle son 20-25 yılda su krizinin ortaya çıkması ile su hakkı kavramını duyar olduk. Aslında su hakkı kavramı İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi (1948) gibi çeşitli uluslararası metinlerde yer almaktaydı. Su krizi bu kavramın önemini arttırarak hayatımızda kalıcı olmasını sağlamıştır. İnsani su hakkı kavramına göre su herkesin ve her canlının yaşam hakkıdır. Suya erişim her canlının hakkı olduğuna göre, bu hakkın parayla satılamaması gerekmektedir.
Su hakkı her insanın ve canlının sağlıklı bir biçimde yaşamını sürdürmesi için yeterli miktarda temiz suya erişmesidir. Su hakkı kısaca yaşam hakkıdır. Ve kimse bu haktan mahrum bırakılamaz.
Su hakkı bazı ülkelerin anayasasına da girmiştir. Bolivya Anayasası’nın da “Herkes evrensel nitelikteki su hizmetlerine eşit olarak sahip olmalıdır. Su ve hıfzıssıhhaya erişim bir insan hakkıdır, imtiyaz veya özelleştirme konusu olamaz”. İşte insani su hakkı bu kadar önemlidir.
Türkiye İnsani Su hakkı konusunda istenilen seviyede olmadığını ve yasal mevzuatımızın evrensel hukuka ve BM’in kabul ettiği kararlara uygun olmadığını söylemem mümkün. Çünkü halihazırdaki yasalarımız tüketicilere insani su hakkının tanınmasından ziyade idarelere su üzerinden kar elde etme imkanı sağlamaktadır. Örneğin Büyük şehir belediyelerinin uymak zorunda olduğu 2560 sayılı İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun’un “Tarife Tespit Esasları” başlıklı 23. Maddesine göre yerel yönetimler yürüttükleri tüm hizmetlerin gerçekleşmesi için harcanan yönetim ve işletme masrafları, amortismanları doğrudan gider olarak yazılan yenileme giderleri ve iyileştirme-genişletme giderlerine ek olarak minimum %10 kâr içerecek bir fiyatlandırma yapmak durumundalar. Bu da yerel yönetimlere su üzerinden kar elde etme imkanını neredeyse zorunlu hale getiriyor. 2012 Temmuz ayında “%10’dan aşağı olamayacak biçimde” kısmı kaldırılarak belediyelerin suyun fiyatını istediği kadar kâr payı koyarak belirleme imkanı getirildi.
İstanbul Büyük Şehir Belediyesi Mayıs ayı 4. Meclis toplantısında İBB Mali Hizmetler Dairesi Başkanlığı Gelirler Şube Müdürlüğü tarafından talep edilen 2024 yılı revize ücret tarifesi karara bağlandı.
Karar ile Mayıs zammıyla su artık en düşük kademede 1 metreküp su 32,28 TL olarak belirlendi. Bu artış ile birlikte Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun ilk göreve geldiği zaman 1 metreküpü 4 TL olan su 5 yılda % 800 artarak en düşük konut tarifesi m3 fiyatı 32,28 TL ye yükselmiş oldu.
16.12.2021 tarihli ve 31691 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 15.12.2021 tarihli ve 4920 sayılı Cumhurbaşkanı kararı ile belediyelerimizin ve bağlı idarelerinin, “İnsani Su Hakkı” kapsamında belediye meclislerinin ve genel kurullarının alacağı karar üzerine, hane halkı toplam kullanımının beşte birini aşmayacak şekilde belirleyecekleri ücretsiz veya indirimli su tarifelerinden yararlananların 4736 sayılı Kanun’un 1 inci maddesinin birinci fıkrası hükmünden muaf olması sağlanmıştır.
İSKİ tarafından “İnsani Su Hakkı” konut abonelerinin aylık tüketiminin 15 metreküplük kısmına kadar olmak üzere tüketilen her ay 2,5 metreküp suyun 0,50 metreküplük kısmı faturalandırılmamaktadır.
Dünyada yaygınlaşan İnsani Su hakkı uygulamasının su israfını da engellediği ortadadır.
16 milyon insanı ilgilendirilen suya getirilen zammın geri çekilmesi yada en azından %10’lar seviyesine indirilmesinin insani su hakkı uygulamalarına, insanların suya ulaşım hakkına uygun olacağı, ayrıca 15 metreküpe kadar uygulanan İnsani Su Hakkı miktarının neredeyse ücretsiz denilecek şekilde sembolik bir fiyatlandırma yapılması gerektiği kanaatindeyim.
Av. İbrahim GÜLLÜ