Haksız Rekabet Nedir?

HAKSIZ REKABET NEDİR?

Türk Ticaret Kanunumuz ( TTK) Haksız rekabeti yasaklamıştır.

Haksız rekabet; TTK 54/2 maddesinde “Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır” şeklinde tanımlanmaya çalışılmıştır.

Haksız rekabetin tam olarak tanımının yapılması kapsamı nedeniyle nerede ise imkânsızdır. Çünkü çok kapsamlı, bir alanı ilgilendirmekte, sürekli değişen ve gelişen bir alana sahiptir. Kısaca başkasını kandırarak haksız kazanç elde etme, bilgi ve emeğin çalınmasına engel olma amaçlı düzenlemelerdir.

Haksız Rekabetin amacı nedir?

Adalet Mülkün Temelidir ilkesinin hukukta bir yansıması da haksız rekabet mülkün/paranın ve itibarın korunması için düzenlenmiştir. Haksız rekabetin amacı TTK 54/1 maddesinde belirtilmiştir.

TTK m. 54/1 “Haksız rekabete ilişkin bu kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır.” Esasen haksız rekabetin en önemli amacı tüketicinin mağdur olmasının engellenmesidir. Diğer bir amacı ise emeğe saygı diyebileceğimiz davranışlarla haksız kazancın engellenmesidir.

Haksız rekabet engellenirse hem tüketici, hem de gerçek hak sahibi kazançlı çıkacaktır.

Hangi Haller haksız rekabettir?

Haksız rekabetin tek tek sayılması imkânsızdır. Her gün başka bir surete bürünmüş hali karşımıza çıkabilir. Yâda daha önce hiç görülmemiş bir haksız rekabet çeşidi ile karşı karşıya kalabiliriz. Bu nedenle kanun koyucu başlıca haksız rekabet hallerini saymakla yetinmiştir. TTK’nun 55. Maddesinde haksız rekabet fiilleri örnekleme mahiyetinde saymıştır. Maddede sayılanların benzerleri de haksız rekabet kapsamında değerlendirilecektir. Ancak aynı maddeye ceza düzenlemesine ilişkin 62 madde ile atıf yapıldığından ceza davası bakımından sınırlar iyi çizilmelidir.

TTK SAYILAN HAKSIZ REKABET HALLERİ ŞUNLARDIR

 MADDE 55– (1) Aşağıda sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin başlıcalarıdır:

Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar ve özellikle;

1- Başkalarını veya onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek,

2- Kendisi, ticari işletmesi, işletme işaretleri, malları, iş ürünleri, faaliyetleri, fiyatları, stokları, satış kampanyalarının biçimi ve iş ilişkileri hakkında gerçek dışı veya yanıltıcı açıklamalarda bulunmak veya aynı yollarla üçüncü kişiyi rekabette öne geçirmek,

3- Paye, diploma veya ödül almadığı hâlde bunlara sahipmişçesine hareket ederek müstesna yeteneğe malik bulunduğu zannını uyandırmaya çalışmak veya buna elverişli doğru olmayan meslek adları ve sembolleri kullanmak,

4- Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak,

5- Kendisini, mallarını, iş ürünlerini, faaliyetlerini, fiyatlarını, gerçeğe aykırı, yanıltıcı, rakibini gereksiz yere kötüleyici veya gereksiz yere onun tanınmışlığından yararlanacak şekilde; başkaları, malları, iş ürünleri veya fiyatlarıyla karşılaştırmak ya da üçüncü kişiyi benzer yollardan öne geçirmek,

6- Seçilmiş bazı malları, iş ürünlerini veya faaliyetleri birden çok kere tedarik fiyatının altında satışa sunmak, bu sunumları reklamlarında özellikle vurgulamak ve bu şekilde müşterilerini, kendisinin veya rakiplerinin yeteneği hakkında yanıltmak; şu kadar ki, satış fiyatının, aynı çeşit malların, iş ürünlerinin veya faaliyetlerinin benzer hacimde alımında uygulanan tedarik fiyatının altında olması hâlinde yanıltmanın varlığı karine olarak kabul olunur; davalı, gerçek tedarik fiyatını ispatladığı takdirde bu fiyat değerlendirmeye esas olur,

7- Müşteriyi ek edimlerle sunumun gerçek değeri hakkında yanıltmak,

8- Müşterinin karar verme özgürlüğünü özellikle saldırgan satış yöntemleri ile sınırlamak,

9- Malların, iş ürünlerinin veya faaliyetlerin özelliklerini, miktarını, kullanım amaçlarını, yararlarını veya tehlikelerini gizlemek ve bu şekilde müşteriyi yanıltmak,

10- Taksitle satım sözleşmelerine veya buna benzer hukuki işlemlere ilişkin kamuya yapılan ilanlarda unvanını açıkça belirtmemek, peşin veya toplam satış fiyatını veya taksitle satımdan kaynaklanan ek maliyeti Türk Lirası ve yıllık oranlar üzerinden belirtmemek,

11- Tüketici kredilerine ilişkin kamuya yapılan ilanlarda unvanını açıkça belirtmemek veya kredilerin net tutarlarına, toplam giderlerine, efektif yıllık faizlerine ilişkin açık beyanlarda bulunmamak,

12- İşletmesine ilişkin faaliyetleri çerçevesinde, taksitle satım veya tüketici kredisi sözleşmeleri sunan veya akdeden ve bu bağlamda sözleşmenin konusu, fiyatı, ödeme şartları, sözleşme süresi, müşterinin cayma veya fesih hakkına veya kalan borcu vadeden önce ödeme hakkına ilişkin eksik veya yanlış bilgiler içeren sözleşme formülleri kullanmak.

Sözleşmeyi ihlale veya sona erdirmeye yöneltmek; özellikle;

1- Müşterilerle kendisinin bizzat sözleşme yapabilmesi için, onları başkalarıyla yapmış oldukları sözleşmelere aykırı davranmaya yöneltmek,

2- Üçüncü kişilerin işçilerine, vekillerine ve diğer yardımcı kişilerine, hak etmedikleri ve onları işlerinin ifasında yükümlülüklerine aykırı davranmaya yöneltebilecek yararlar sağlayarak veya önererek, kendisine veya başkalarına çıkar sağlamaya çalışmak,

3- İşçileri, vekilleri veya diğer yardımcı kişileri, işverenlerinin veya müvekkillerinin üretim ve iş sırlarını ifşa etmeye veya ele geçirmeye yöneltmek,

4- Onunla kendisinin bu tür bir sözleşme yapabilmesi için, taksitle satış, peşin satış veya tüketici kredisi sözleşmesi yapmış olan alıcının veya kredi alan kişinin, bu sözleşmeden caymasına veya peşin satış sözleşmesi yapmış olan alıcının bu sözleşmeyi feshetmesine yöneltmek.

Başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanma; özellikle;

1- Kendisine emanet edilmiş teklif, hesap veya plan gibi bir iş ürününden yetkisiz yararlanmak,

2- Üçüncü kişilere ait teklif, hesap veya plan gibi bir iş ürününden, bunların kendisine yetkisiz olarak tevdi edilmiş veya sağlanmış olduğunun bilinmesi gerektiği hâlde, yararlanmak,

3- Kendisinin uygun bir katkısı olmaksızın başkasına ait pazarlanmaya hazır çalışma ürünlerini teknik çoğaltma yöntemleriyle devralıp onlardan yararlanmak.

Üretim ve iş sırlarını hukuka aykırı olarak ifşa etmek; özellikle, gizlice ve izinsiz olarak ele geçirdiği veya başkaca hukuka aykırı bir şekilde öğrendiği bilgileri ve üretenin iş sırlarını değerlendiren veya başkalarına bildiren dürüstlüğe aykırı davranmış olur.

 İş şartlarına uymamak; özellikle kanun veya sözleşmeyle, rakiplere de yüklenmiş olan veya bir meslek dalında veya çevrede olağan olan iş şartlarına uymayanlar dürüstlüğe aykırı davranmış olur.

Dürüstlük kuralına aykırı işlem şartları kullanmak. Özellikle yanıltıcı bir şekilde diğer taraf aleyhine;

1- Doğrudan veya yorum yoluyla uygulanacak kanuni düzenlemeden önemli ölçüde ayrılan veya

2- Sözleşmenin niteliğine önemli ölçüde aykırı haklar ve borçlar dağılımını öngören, önceden yazılmış genel işlem şartlarını kullananlar dürüstlüğe aykırı davranmış olur.

Görüleceği üzere ayrıntılı bir düzenlemedir.  İçeriğinin açıklanması çok uzunca bir makale olacaktır. Ancak sayılanlar örnek olduğundan benzer durumdaki başkaca haksız rekabet ihlalleri olabilir.

HAKSIZ REKABET HUKUK DAVALARI

Haksız rekabette oluşan zararın giderilmesi davaları nelerdir?

Haksız rekabetin sonlanması için maddi kayıpları telafi amaçlı tazminat davaları düzenlemesi yapılmıştır. Yine Haksız rekabeti engellemeye yönelik ceza hükümleri tesis edilmiştir.

Hukuk hükümleri ile tespit ve men’i ayrıca oluşan zararın tazmini amaçlanmıştır. Ceza hukuku düzenlemeleri ile suçun işlenişin engellenmesi amaçlanmıştır. Hukuki ve Cezai davalar konusunu iki ayrı başlık altında açıklayacağız.

HAKSIZ REKABETE MARUZ KALAN KİŞİNİN AÇACAĞI HUKUK DAVALARI NELERDİR?  

Hukuk davalarının amacı haksız rekabete maruz kalan kişinin öncelikle zararının tespiti ve tazmini amaçlanmış. Haksız rekabet sonucu haksız kazanç elde eden kişinin sebepsiz zenginleşmesinin önüne geçilmeye çalışılmıştır.

Haksız rekabetten kaynaklanan davalar Ticaret Mahkemesinin görev alanındadır. Ticaret hukukundan kaynaklanan sorunların çözümünde uzman bir mahkemedir. Ancak Fikri ve Sınaî haklar mahkemesinin görev alanına alınması tartışma konusudur.

Kanunda belirtilen davalar 56 maddede tek tek sayılmıştır.

MADDE 56;

(1) Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse;

  1. a) Fiilin haksız olup olmadığının tespitini,
  2. b) Haksız rekabetin men’ini,
  3. c) Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını,
  4. d) Kusur varsa zarar ve zıyanın tazminini,
  5. e) Türk Borçlar Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini,

isteyebilir.

Davacı lehine ve (d) bendi hükmünce tazminat olarak hâkim, haksız rekabet sonucunda davalının elde etmesi mümkün görülen menfaatin karşılığına da karar verebilir.

(2) Ekonomik çıkarları zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek müşteriler de birinci fıkradaki davaları açabilirler, ancak araçların ve malların imhasını isteyemezler.

(3) Ticaret ve sanayi odaları, esnaf odaları, borsalar ve tüzüklerine göre üyelerinin ekonomik menfaatlerini korumaya yetkili bulunan diğer meslekî ve ekonomik birlikler ile tüzüklerine göre tüketicilerin ekonomik menfaatlerini koruyan sivil toplum kuruluşlarıyla kamusal nitelikteki kurumlar da birinci fıkranın (a), (b) ve (c) bentlerinde yazılı davaları açabilirler.

(4) Bir kimse aleyhine birinci fıkranın (b) ve (c) bentleri gereğince verilmiş olan hüküm, haksız rekabete konu malları, doğrudan veya dolaylı bir şekilde ondan ticari amaçla elde etmiş olan kişiler hakkında da icra olunur.

Haksız Rekabet hükümleri günümüz iletişim teknolojisinin gelişmesi, yalan ve yanıltıcı haberlerin hızlı yayılması ile daha da önemli hale gelmiştir. Hatta haksız rekabet ülke sınırlarını aşmıştır. Uluslararası düzenlemeler yapılmaya başlanmıştır.

Haksız rekabet suçunun çalışanlar vasıtası ile işlenmiş olması halinde işverende sorumlu tutulmuştur. Suçun işçiye yıkılması, yâda işçi seçimin de özen gösterilmemesi gibi sebeplerle oluşacak haksızlıklar ve dava sonrası oluşacak tazminatın işverenden tahsili daha adil olacaktır.

Bu nedenle TTK 57 maddesinde bu husus açıkça düzenlenmiştir.

II – Çalıştıranın sorumluluğu

MADDE 57- (1) Haksız rekabet fiili, hizmetlerini veya işlerini gördükleri sırada çalışanlar veya işçiler tarafından işlenmiş olursa, 56 ncı maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinde yazılı davalar, çalıştıranlara karşı da açılabilir.

(2) 56 ncı maddenin birinci fıkrasının (d) ve (e) bentlerinde yazılı davalar hakkında Türk Borçlar Kanunu hükümleri uygulanır.

Aynı kanunda haksız rekabetin basın, yayın, iletişim ve bilişim kuruluşları vasıtasıyla işlenmesi halinde sorumlulukları düzenlenmiştir.

Haksız rekabetten kaynaklı davalar konunun Türk Ticaret Kanununda düzenlenmesi nedeni ile mutlak ticari iştir. Bunun neticesi olarak Ticaret mahkemeleri görevlidir. Tüketici açısından Tüketici mahkemesi görevli değildir.

Hukuk davalarının yanında ayrıca cezai yaptırımda düzenlenmiştir. Haksız rekabet suçu, rekabet hükümlerine aykırı fiilleri cezalandıran bir suç tipidir.

HAKSIZ REKABET FİİLERİNDE ZAMANAŞIMI

Konusu suç olmayan haksız fiilin ilgilisi tarafından öğrenildiği tarihten itibaren 1 yıl içinde açılmalıdır. Her halükarda ise fiilin işlendiği tarihten itibaren 3 yıl içinde açılmalıdır Haksız rekabet fiili aynı zamanda Türk Ceza Kanunu gereğince daha uzun dava zamanaşımı süresine tabi olan cezayı gerektiren bir fiil niteliğinde ise, ceza hukukunda belirtilen zamanaşımı hukuk davası içinde geçerli olacaktır. 8 yıllık zamanaşımı devreye girecektir. Devam eden haksız fiillerde zamanaşımı işlemez. Son bulmuş ise son fiilin işlendiği tarihten itibaren işlemeye başlar.

Tüzel kişiler tarafından işlenmesi halinde bilindiği üzere cezai sorumluluk tüzel kişi adına hareket eden organın üyeleri veya organı bulunmayan diğer adi ortaklıklar için ortakları hakkında uygulanır.

Haksız rekabet davasını kazanan kişinin ilan edilmesini talep etme hakkı vardır. Türk Ticaret Kanunun 59 maddesinde bu husus açıkça düzenlenmiştir. İlana mahkeme karar verecektir.

MADDE 59- (1) Mahkeme, davayı kazanan tarafın istemiyle, gideri haksız çıkan taraftan alınmak üzere, hükmün kesinleşmesinden sonra ilan edilmesine de karar verebilir. İlanın şeklini ve kapsamını mahkeme belirler.

Anlaşılacağı üzere ilan yolu ile iade itibar yapılması veya haksız rekabetin sonlandırılması, yâda iftira atıldığındın müşterilere ilanı amaçlanmıştır.

HAKSIZ REKABETTE CEZA DAVALARI NELERDİR?  

Haksız rekabet fiillerinin bazıları hukuk davasının konusu iken bazıları kanunen suç sayılmıştır. Bu suçlar 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 55. ve 62. maddelerinde düzenlenmiştir.  TTK 63 Maddesi ile tüzel kişilerin sorumluluğu ayrıca belirlenmiştir.

C) Ceza sorumluluğu

I – Cezayı gerektiren fiiller

MADDE 62

(1) a) 55 inci maddede yazılı haksız rekabet fiillerinden birini kasten işleyenler,

  1. b) Kendi icap ve tekliflerinin rakiplerininkine tercih edilmesi için kişisel durumu, ürünleri, iş ürünleri, ticari faaliyeti ve işleri hakkında kasten yanlış veya yanıltıcı bilgi verenler,
  2. c) Çalışanları, vekilleri veya diğer yardımcı kimseleri, çalıştıranın veya müvekkillerinin üretim veya ticaret sırlarını ele geçirmelerini sağlamak için aldatanlar,
  3. d) Çalıştıranlar veya müvekkillerden, işçilerinin veya çalışanlarının ya da vekillerinin, işlerini gördükleri sırada cezayı gerektiren bir haksız rekabet fiilini işlediklerini öğrenip de bu fiili önlemeyenler veya gerçeğe aykırı beyanları düzeltmeyenler,

Fiil daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç oluşturmadığı takdirde, 56 ncı madde gereğince hukuk davasını açma hakkını haiz bulunanlardan birinin şikâyeti üzerine, her bir bent kapsamına giren fiiller dolayısıyla iki yıla kadar hapis veya adli para cezasıyla cezalandırılırlar.

Görüldüğü üzere seçenekli bir ceza söz konusudur. Sadece hapis cezası öngörülmemiştir.  Suçlu Hapis veya para cezasıyla cezalandırılacaktır. Sadece hapis ya da sadece para cezası söz konusu değildir. Cezanın ne olduğuna diğer kanuni düzenlemeler dikkate alınarak hâkim tarafından takdir edilecektir.

Suç bazen tüzel kişiler vasıtası ile işlenebilir. Ancak burada esas suçlu tüzel kişinin yetkilisidir. Birden çok yetkili var ise suçun hangi yetkili tarafından işlendiği tespit edilip cezalandırılır. Para cezasından tüzel kişinin de sorumlu tutulması düzenlemeye eklenebilirdi. Görüleceği üzere hukuki sorumluluk tüzel kişinindir. Cezai sorumluluk ise yöneticisinindir.

II – Tüzel kişilerin cezai sorumluluğu

MADDE 63– (1) Tüzel kişilerin işlerini görmeleri sırasında bir haksız rekabet fiili işlenirse 62 nci madde hükmü, tüzel kişi adına hareket eden veya etmesi gerekmiş olan organın üyeleri veya ortakları hakkında uygulanır. Haksız rekabet fiilinin bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde, tüzel kişi hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine de karar verilebilir.

Yukarıda açıklandığı üzere TTK 62’nci maddesinde dört bent halinde haksız rekabet teşkil eden fiiller sayılmıştır. TTK m.55’e atıf yapılması nedeniyle, TTK 55’te yer alan fiilleri işleyenlerde haksız rekabet kapsamında cezalandırılacaktır.  TTK’da düzenlenen haksız rekabet suçları, Ceza kanundaki  “suçta kanunilik” ilkesine aykırıdır. Çünkü kural olarak fiillerin sayılması ve cezasının belirlenmesi aynı madde ile yapılırken burada atıflar yapılmıştır. Bu nedenle Türk Ceza Kanundaki düzenlemelerden farklıdır. Olumlu ya da olumsuz eleştirilebilir. Ancak ceza hukukunda kıyas yasaktır. Kıyasla bir fiil suç haline getirilemez. Ancak TTK 55 maddesi örneklendirme şeklindedir. Kıyas ile suç ihdasına kapı aralamaktadır. Ancak hâkimin bu hususu dikkate alarak ceza tayin etmesi gerekir. Kanunda yazılanlar dışında bir fiil nedeni ile ceza tayin etmemesi gerekir. Düzenlere saf bir ceza hukuku düzenlemesi değildir.

Haksız Rekabet Suçunun Unsurları nelerdir?

Haksız rekabet suçuna ilişkin TTK m.62’deki düzenleme “tali norm” olarak nitelendirilir. Başka bir özel kanunlarda düzenleme varsa önce o düzenleme yoksa genel kanunda somut olaya uygulanabilecek daha ağır cezayı gerektiren bir norm mevcutsa o norm uygulanır. Bu madde hükümleri değil, söz konusu özel veya genel kanunun hükümleri uygulanamıyorsa Haksız rekabete ilişkin hükümler uygulanacaktır. Çünkü haksız rekabete konu birçok fiil başka kanunlarda ayrıca suç sayılmıştır. Bu nedenle TTK düzenlemeler genel mahiyettedir.

Şikâyet Hakkı, Şikâyet Süresi ve Dava Zamanaşımı;

Haksız rekabet suçu, şikâyete tabi suçlar arasındadır. Şikâyet süresine ilişkin genel düzenleme gereği suçun işlendiğinin ve failinin öğrenildiği tarihten başlamak üzere 6 aydır. Hak sahibi şikâyet hakkını 6 ay içerisinde kullanmaz ise şikayet hakkı son bulur. Haksız rekabet devam ediyorsa zamanaşımı süresi işlemez. Tekrar eden fiillerle işlenirse son fiilin işlenme tarihinden başlar. Kamu davasına şikâyetçi olarak müdahil olan herhangi bir kimse varsa bile şikâyetten vazgeçme ceza davasını düşürür. Vazgeçme sonrası aynı fiil nedeni ile şikâyetçi olunamaz.

TTK m.62 atfıyla TTK 56. maddeye göre haksız rekabet ile ilgili hukuk davası açmaya hakkı bulunan Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan gerçek veya tüzel kişiler (şirket, vakıf vb.) şikâyet hakkına sahiptir. Ekonomik çıkarları zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek müşteriler de şikâyet hakkına sahiptir.

Ticaret ve sanayi odaları, esnaf odaları, borsalar ve tüzüklerine göre üyelerinin ekonomik menfaatlerini korumaya yetkili bulunan diğer meslekî ve ekonomik birlikler ile tüzüklerine göre tüketicilerin ekonomik menfaatlerini koruyan sivil toplum kuruluşlarıyla kamusal nitelikteki kurumlar da şikâyet hakkına sahiptir.

Bu suçlar aynı zamanda uzlaştırma kapsamında olup dava öncesi uzlaştırma aşamasının tamamlanması gerekir.

Dava zamanaşımı hukuk davasında bir yıl iken ceza davasında 8 yıldır. Bu süre içinde sonuçlanmayan davalar zamanaşımı nedeni ile düşecektir.

Cezanın Ertelenmesi, Adli Para Cezası veya HAGB kararı verilmesine engel bir durum yoktur. Ancak bunun için diğer kanuni şartlarında sağlanmış olması gerekir. Haksız rekabet suçunun cezası şartları varsa adli para cezasına çevrilebilir.

Haksız Rekabet Suçunda Görevli Mahkeme Asliye Ceza Mahkemesidir. Ancak Ticari suçların bir çeşidi olan Fikri ve sınaî Haklara bakan mahkemelerce yargılama yapılmasının daha uygun olacağı kanaatindeyiz. Ancak bunun için yasal düzenleme zarureti vardır.

HAKSIZ REKABET YARGITAY KARARLARI

ÖZET: TESCİL EDİLMEMİŞ MARKAYA TECAVÜZ HAKSIZ REKABET SUÇUNU OLUŞTURUR.

….Suç tarihinde yürürlükte bulunan 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin marka hakkının elde edilmesi başlıklı 6. maddesinde “Bu Kanun Hükmünde Kararname ile sağlanan marka koruması tescil yoluyla elde edilir.” aynı Kanun Hükmünde Kararnamenin ceza hükümlerini düzenleyen 61/A-5. maddesinde “Yukarıdaki fıkralarda tanımlanan suçlardan dolayı cezaya hükmedebilmek için markanın Türkiye’de tescilli olması şarttır.” şeklindeki düzenlemeler mevcut olup, Türk marka hukukunda tescil ilkesi gereği, marka sahibi Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından tutulan marka siciline tescil işlemini yaptırarak bu hakkı kazanacak ve böylece marka korumasından yararlanacaktır. Ceza hukuku bakımından tescil ilkesi zorunludur ve istisna olabilecek bir yasal düzenleme de bulunmamaktadır. Tanınmış markalar tescil edilmedikleri mal ve hizmet sınıflarında hukuki yoldan korunsa da; suçta ve cezada kanunilik ilkesi gereği marka tanınmış olsa dahi cezai korumasının tescille sınırlı olması gerekmektedir.

Başka bir ifade ile tescilli bir markanın tescilden doğan korumadan yararlanabilmesi, tescil edildiği şekilde ve tescil edildiği veya benzeri mal ve/veya hizmetlerde kullanılması ile mümkündür. Buna göre örneğin aykkabı için tescil edilmiş bir marka, inşaat hizmetleri sektöründe kullanıldığında marka hakkına tecevüz suçundan bahsedilmeyecek; şikayet ve bu konuda açılmış bir dava var ise somut olayın özelliğine göre Türk Ticaret Kanununda düzenlenen haksız rekabet suçu gündeme gelebilecektir. 17/06/2021 19. Ceza Dairesi 2020/4003 E 2021/6821 K.

ÖZET; YETKİSİZ SERVİS YAPTIĞI TAMİRAT HAKSIZ REKABET OLUŞTURUR.

İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2011/2…  esas sayılı davası ile söz konusu yetki belgesi ve mührün iadesi için açtıkları dava sonucunda, mühür ve yetki belgesinin 21/04/2011 tarihinde sanıklar tarafından iade edilmesine rağmen sanıkların yetkili servis işini yürütmeye devam ettikleri; katılan şirketlerin yetkili temsilcisi olan ……. Elektronik isimli şirketin onarımını yaptığı … isimli mükellefin yazar kasasına 25/08/2012 tarihinde yetkisiz şekilde servis hizmeti verdikleri, bu durumun ortaya çıkmaması için onarımı ruhsata işlemedikleri ve onarımda başka firma mührünü sahte biçimde kullandıkları iddiasıyla “haksız rekabet” ve “mühür bozma” suçlarından temyize konu davanın açıldığı anlaşılmakla, her ne kadar eylem ikiye bölünerek “mühür bozma” ve “haksız rekabet” suçlarından ayrı ayrı dava açılmış ve ayrı ayrı hüküm kurulmuş ise de; 5237 sayılı TCK’nin “Kamu güvenine karşı suçlar” bölümünde, 203. maddede düzenlenen “mühür bozma” suçunun konusunun, kanun veya yetkili makamların emri uyarınca bir şeyin olduğu gibi korunması veya üzerinde değişiklik yapılmaması için konulan mühür olduğu, özel şirketlere mühürleme yetkisi verildiğine ve buna aykırı davrananlar hakkında TCK’nin 203. maddesi hükümlerinin uygulanacağına ilişkin bir hükme yer verilmediği gibi ödeme kaydedici cihazlarda bulunan ve bakanlık mührü olarak adlandırılan mühürler, cihazlar imal edilirken üretilen cihazın usulüne uygun olarak işlemleri kaydettiğini göstermek amacıyla konulmuş olup açıklayıcı mahiyette olması ve mühürlerin cihazlara konulması işlemiyle bu cihazları onarma yetkisi olan şirketlerin bir ilgisinin bulunmaması, dolayısıyla kullanılan ödeme kaydedici cihazın bakanlık mühürlerinin bozulması şeklinde gerçekleşen eylemin, mühür bozma suçunu oluşturmayacağının anlaşılması karşısında; eylemin kül halinde 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 55 ve 62. maddelerinde düzenlenen “haksız rekabet” suçunu oluşturduğu, ancak haksız rekabet suçunun 5560 sayılı Kanun ile CMK’nin 253 ve 254 maddelerinde yapılan değişiklik uyarınca uzlaşma kapsamına aldığı gözetilmeyerek, yargılamaya devamla beraat kararları verilmesi,

23/02/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi. 11. Ceza Dairesi 2017/3967 E. , 2021/1763 K.

ÖZET: TASARIMLARIN ÇALINARAK KULLANILMASI HAKSIZ REKABET SUÇUNU OLUŞTURUR. Sanığın, katılanın yetkilisi olduğu firmada ortak olduğu ve genel müdür olarak görev yaptığı, şirket bünyesinde tasarlanan AR-GE çalışması ile üretilen ve piyasaya satışı yapılan çeşitli tasarım ürünlerine ilişkin bilgileri şirketten ilişiğini kesmeden önce şirket bilgisayar kayıtlarından sildiği, çalışmakta olduğu firma tarafından bu ürünün üretilmesi için malzeme temin edilmiş olmasına rağmen eşinin ortak olduğu ve gizli ortağı da olduğu anlaşılan firma tarafından üretilmesini sağlayarak kendisine ve başkasına menfaat temin ettiği bu suretle üzerine atılı suçları işlediğinin iddia edildiği somut olaylarda:
1)Sanık hakkında haksız rekabet suçundan verilen ceza verilmesine yer olmadığına ilişkin karara yönelik temyiz talebinin incelenmesinde; Sanık savunması, katılan beyanları ile tüm dosya kapsamından; haksız rekabet eyleminin daha ağır cezayı gerektiren başka bir suçu oluşturması halinde Türk Ticaret Kanununun 62. maddesi gereğince haksız rekabet suçundan ceza verilemeyeceğinden sanık hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar vermek gerektiği gerekçesine dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.

hükmün ONANMASINA,13/01/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi. 15. Ceza Dairesi         2020/10877 E.  ,  2021/246 K.

ÖZET: İLTİBAS HAKSIZ REKABETTİR.

6102 sayılı TTK’nin 55/(1)-a-4 maddesi gereğince “Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak” dürüstlük kuralına aykırı haksız rekabet hâli olarak belirtilmiştir. Buna göre, kişinin bir başkasının mal veya iş ürününün ya da ticaret unvanı veya markasının aynısını ya da benzerini kendi iş ve faaliyetinde ticari amaçla kullanması, ilgili malı veya iş ürününü piyasaya sunması karıştırılmaya (iltibasa) yol açar ve haksız rekabet teşkil eder.
08.07.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi. Hukuk Genel Kurulu 2017/135 E., 2020/546 K.

ÖZET: BENZER ALAN ADININ KULLANILMASI HAKSIZ REKABETE YOL AÇAR.

Davacı vekili, müvekkilin sektörde tanınmış bir firma olduğunu, 2007-42564, 2002-31849, 2008-58267, 2008-23738, 2012-14899 ve 2013-16183 numaralı “Gurme” ibareli markalarının bulunduğunu, bu ibareyi ticaret unvanında kullandığını ve üstün hakkının bulunduğunu, davalının üretim yaptığı ürünlerde ve www.gurme….ultan.com ibareli alan adında gerçekleştirdiği yayınlarda “Gurme” ibaresini kullandığını, davalının kullanımının haksız rekabet ve marka tecavüzü teşkil ettiğini iddia ederek vaki tecavüzün tespiti, meni, durdurulması ve önlenmesini; davalı yanın haksız rekabet teşkil eden eylemlerinin tespiti, meni, durdurulması ve önlenmesini; davalıya ait www.gurme….ultan.com ibareli alan adına erişimin engellenmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece davanın kabulüne dair verilen kararın davalı vekilince temyizi üzerine karar Dairemizce onanmıştır.

09/12/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. 11. Hukuk Dairesi 2018/3206 E. 2019/7921 K.

ÖZET: ŞİKAYETE KONU EDİLMEYEN KISIMDAN CEZA OLMAZ. HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASI HUSUSU ARAŞTIRILMALIDIR.

Bilgisayar mühendisi olan ve katılan şirkette işveren vekili sıfatıyla görev yapan sanığın; katılan şirket tarafından kendisine tahsis edilen bilgisayar vasıtasıyla, şirketin ana bilgisayarına bağlanarak şirkete ait gizli bilgileri izinsiz olarak harici harddiske kopyaladığı ve bu eylemi nedeniyle iş akdinin 05.01.2010 tarihinde fesh edilip sanığın işten çıkarıldığı yönündeki şikayet üzerine, sanık hakkında 03.08.2010 tarihli iddianame düzenlenip yapılan yargılama sonucunda haksız rekabet suçundan mahkumiyet kararı verilmişse de,

Sanık hakkında şikayet dilekçesinin verildiği 28.01.2010 tarihi itibariyle sanığın harddiske aktardığı bilgilerden haksız yere faydalandığının veya başkalarına yaydığının tespit ve iddia edilmemesi, sanığın katılan şirketteki iş akdinin fesh edilmesinden yaklaşık 6 ay sonra kurduğu şirkette bu bilgileri kullanmış olması halinde dahi katılanın şikayetinin, bu yöndeki sonraki eylemleri kapsamayacağı, suç tarihi itibariyle sanığın üzerine yüklenen “katılan şirkete ait ticari bilgileri izinsiz kopyalamaktan” ibaret eylemin Türk Ticaret Kanununda düzenlenen haksız rekabet suçu olarak tanımlanamayacağı gözetilmeden, sanığın beraati yerine yerinde görülmeyen gerekçe ile yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi, Kabule göre de;.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03.02.2009 tarih ve 2008/11-250 Esas, 2009/13 sayılı kararında; “hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının objektif koşullarından biri olan zarardan kast edilen maddi zarar olup, bu zararın belirlenmesinde teknik bilgiye ihtiyaç duyulmayan hallerde hakim, kanaat verici basit bir araştırma yaparak zararı belirlemelidir.” denilmektedir.

Bu ilkeler çerçevesinde, her olaya özgü ayrı değerlendirme yapılarak, maddi zararın kanaat verici basit bir araştırma ile tespit edilebilmesi halinde zararın giderilebilmesi koşulundan bahsedilebileceği, somut olayda suçun işlenmesi ile ortaya çıkan ölçülebilir bir zarar bulunmadığı gibi, suç tarihi itibariyle adli sicil kaydı bulunmayan sanık hakkında, “katılanın zararının giderilmediği” şeklindeki yerinde görülmeyen gerekçe ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,… 03.10.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

  1. Ceza Dairesi 2019/29140 E., 2019/12173 K.
0 Paylaşımlar

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*